Kitaplar | Yazarlar | İlmihal | Sohbetler | Hutbeler

MUSHAF-I OSMAN

İmam adını taşıyan bu nüsha hakkında rivayetler muhteliftir. Evvelâ Hazreti Osman'ın hususî nüshasına ''Mushaf-ı Osman" dediğimiz gibi, diğer mühim İslam merkezlerine, büyük şehirlere gönderilen nüshalar onun tarafından gönderildiği için, onlara da "Mushafı Osman" denildiği vakidir.
Bu tâbir insani iltibasa düşürüyor. Sonra Hazreti Osman Kur'an okurken şehit edildiği için, Mushafın üzerine kan lekeleri damlamıştı. Bunun Emeviler tarafından propagandaya vasıta yapıldığını biliyoruz. İşte üzerinde kan lekeli Mushaf büyük bir kıymet ifade ediyordu. Onun için maksadı mahsusla eski bir Mushafın üzerine kan damlatarak ortaya Hz. Osman'ın Mushafı diye çıkaranlar da olmuş, bu itibarla Mushafı Osman bahsi çok güçleşmiş bulunuyor. Hangisidir, seçmek zordur.
Sonra bir çok yerlerde Mushaf-ı Osman denilip geçiliyor, bu, Osman'ın özel nüshası mıdır, yoksa etrafa gönderdiği nüshalardan mıdır, onlardan ise hangisidir, bu da ayırt edilmeden bırakılıyor. Çünkü bir seyyah veya âlim, eseri görüp geçiyor, hangi nüsha olduğunu uzun boylu tetkike vakit bulamıyor. Onun için Mushaf-ı Osman deyip geçiyor.
Bu kabil malumattan bazısını nakledelim:

Meşhur tarihçi Makrizi (41) eserinde Kahire'de, Fustat'ta Mısır Fatihi Amr ibni As Camiindeki Mushafları anlatırken oradaki Mushafı Osman'dan bahseder. Abdül-Aziz bini Mervan bu nüshada kim bir yanlış bulursa ona büyük bir mükâfat vâdetmişti. Arayanların içinden Kûfe'li bir hafız "Na'ce" kelimesinin "Nec'a" şeklinde yazılmış olduğunu bulur ve mükâfatı alır. Sonra bu nüsha Kahire'de Sultan Gavri Camiine nakledilmiş, bir müddet burada kaldıktan sonra Seyyidüna Hüseyin Camiine alınmış.
Değerli âlim merhum Muhammed Bahît H. 1323'de tab'edilen(42) eserinde bu nüshadan uzun boylu bahseder. Seyyidüna Hüseyin Camiinde "Hizanetül-Âsâr" da mahfuz olan bu Mushafı Şerif Kufi kadîm yazısiyledir. Yazısı Medine ve Şam Mushafı yazısına tam uygundur. Maide Süresindeki kelime "Men yertedid" yazılıdır, "Men yerted" değil, diyor.
Şeyh Bahît'e göre bu Mushafı Osman'dır. Mushafı Osman değilse bile hiç olmazsa onlardan aynen istinsah edilerek yazılmıştır. Yine Makrizi Salâhaddin Eyyubi'nin Veziri Kadı Fadıl'ın medresesinden bahsederken medresenin kütüphanesinde Hazreti Osman'ın yazdırdığı Kur'an nüshalarından birinin bulunduğunu ve bunun müşarünileyh Kadı tarafından 20.000 altına satın alındığını zikrediyor.

Buna tereddütsüz, hayır diye cevap vereceğiz. Yukarıda geçen Basra Mushafından bahsederken Mevlâna Şibli'den alınan malûmattan sonra

Ömer Rıza Doğrul"Kur'an Nedir?" eserinde şu satırları yazıyor: "Hazreti Şibli'nin tahki-katı bu merkezdedir. Fakat diğer bir rivayete göre son nüsha Hazreti Osman'ın şehadeti sırasında okumakta olduğu nüsha idi. Emevîler bu nüshayı bir müddet muhafaza etmişler, sonra İspanya'ya gittikleri zaman bu nüshayı birlikte alıp götürmüşlerdi. İspanya'da İslâm hâkimiyetinin inhitatı üzerine bu nüsha Fas'a getirilmişti. İbni Batuta'ya göre bu nüsha Hicretin sekizinci asrında üzerindeki kan lekeleri ile görülmüş. Ayni nüsha 1904(?) de Buhara'dan Moskova'ya(?) naklolunmuş."
Ömer Rıza bununla ortaya iki mesele çıkarıyor:

1- Mevlâna Şiblin'in Basra Mushafı olduğunu söylediği nüshanın, Basra Mushafı olmayıp Hz. Osman Mushafı olduğu,

2- Rusya'daki Mushafın Hz. Osman Mushafı olduğu.

Hangisi doğrudur, meseleyi inceliyelim:
Birinci mesele üzerinde durmaya değmez. Onun için ikinci noktaya geçiyoruz: Rusya Müslümanlarının değerli âlimi Şahabüddîn Mercanî (1815-1889) "Vefeyatül-Eslâf ve Tahiyyatül-Ahlaf eserinde tahkik ettiğine göre, bu nüsha Mushaf-ı Osman değildir. Çünkü bundaki bazı kelimelerin imlâsı Mushaf-ı Osman'ın imlâsına uymamaktadır. Zira Kur'an'ın elfazı gibi, imlâsı da aynen hıfzolunmuştur. Kur'an hattından resm-i Mushaftan bahseden eserler pek çoktur. Bu eserlerde "Mesahifi Emsar"ın yazılarından uzun boylu bahsolunur. Hangi kelime nasıl yazılmış, bellidir. Ebu Amr Ed-Dani'nin "El-Mukni'i bu hususta en bol misalleri verir. Hangi kelime, hangi Mushafta nasıl yazılı ; bunları gösterir. Yukarıda Kasım bini Sellâm'dan naklen Medineliler ile Iraklılar arasındaki 12 ihtilaf noktasını göstermiştik. Ebu Amrud-Dani'ye bakalım, meselâ; Bakara sûresinde "İbrahim ابراهم " kelimesi eski imlâya göre bazısında " ابرهيم" şeklini Elifsiz, fakat Ya ile, bazısında ise "ابرهم" suretinde hem Elifsiz, hem Ya'sız yazılıdır. Mushafı Osman'da ya " " hazf edilmiştir, vesaire...

İşte bunlardan istifade ederek Allâme Mercani, Rusya'daki bu nüshanın yazısını, resm-i hattı Mushaftan bahseden eserlerin verdiği kaidelerle mukayese ederek onların ışığı altında, bunun Mushafı Osman olmadığı neticesine varmıştır. Çünkü imlâsı değişiktir, daha sonraki imlâlara göredir.
Bu nüsha Melik Zahir Baybars'ın Moğol Han'ına yolladığı nüshadır. Timurlenk devrinde Ebu Bekriş-Şai tarafından,
Semerkand'da Hâcei-Ahrar Şeyh Ubeydullah Hazret Merkadine konulmuş, orada Camide muhafaza edilmekte idi. 19'uncu asırda, İslâm ve Türk kültürünün bu zengin sahaları, Semerkand ve havalisi Ruslar tarafından işgal edilince bu tarihî eseri Petersburg'daki Kayser kütüphanesine naklettiler. Rus Çarlığının devrilmesine kadar eser orada kaldı. Sonra 1923 senesinde yine Türkistan Müslümanlarına iade edildi. Ancak söylenildiğine göre, bazı Müslümanlar bu Mushafın bazı sahifelerini teberrüken koparıp almışlar, böylelikle bu mühim eser, noksan kalmıştır. Mısırlı hayır sahiplerinden bazıları bu nüshanın fotokopisini almışlardır. Bu sahifeler Kahire Hükümet Kütüphanesinde "Eski Hidiviye Kütüphanesi" muhafaza olunmaktadır . Kitabın arzolunduğu yerde şu malûmat veriliyor:

"Semerkant'ta Hoca Ubeydullah Ahrar Camiinde olup Türkistan Hâkimi tarafından satın alınarak Petersburg'a nakl ile orada Kayser Kütüphanesine konulan ve "Semerkant Mushafı" denilen Mushafın fotoğrafla alınmış bir suretidir. Onu Rus Asarı Kadîme Cemiyeti Rus hattat ve ressamı Pasareski vasıtasiyle neşrettirmiş ve eserden elli nüsha bastırmıştır. Eser Bolşevik inkılâbına kadar o kütüphanede kalmış, 1918 senesi iptidalarında askerlerin himayesinde kalabalık bir ihtifal ile Nezareti Diniye İdaresine naklolunmuştur. Eser orada beş sene kaldıktan sonra 1923 senesinde Türkistan'a nakledilerek bir müddet Semerkant'ta kalmıştır. Eser şimdi Taşkent'tedir."
(Darül-Kütübil-Mısriye, Kısmül-Mesahif, No. 204)

Bu kaydı Camiul-Ezherde okurken 1940 senesinde Kahire Kütüphanesinden almıştım. Yâni eser hakkında en yeni malûmat budur.
Ömer Rıza Doğrul 1927 senesinde neşrettiği "Kur'an Nedir?" de sonradan Musa Carullah'dan bu nüsha hakkında şu malûmatı alıyor. Tetebbuu seven, bol malûmatlı bir âlim olan ve "Tarihül-Kur'an vel-Mesahif - 1323, Petersburg" ünvanlı Kur'an tarihine ait 38 sahifelik arapça bir eser bile neşreden Musa Carullah'ın o sözlerini de nakledelim:
"Kur'an-ı Kerim'in bu nüshası 1868 senelerinde Semerkant'tan Hacei Ahzar "Ubeydullah Hazret" Medresesinden Petersburg Kütüphanei Umumisine nakledilip İnkilap senelerine kadar orada kaldı. 1917 senesinde Bolşevik İnkilâbından sonra Rusya Müslümanları Hey'eti İcraiyesi hükümetin müsaadesiyle o Mushafı Petersburg Kütüphanei Umumisinden Ufa şehrine nakletti. Bu nüsha bu kü-tüphanede altı sene kaldı. Sonra Türkistan Müslümanlarının şiddetli ve devamlı talepleri üzerine bu büyük Mushaf resmî bir heyetin nezareti altında hususi bir vagonla Ufa'dan Taşkent şehrine naklolunmuş ve Rusya Müslümanlarının Şeyhül-İslâmı yediyle 1923 senesinde Türkistan Müslümanlarına teslim olunmuştur. Halihazırda bu büyük Mushaf Taşkent'te Beylerbeyi Camiinde inşa olunan bir hücrede mahfuzdur." (Musa Carullah-1927)
Şarkta muhtelif kütüphanelerde eski Mushaflar bulunmaktadır. İstanbul ile Kahire bu hususta ön safta gelir.
_____

(41) "El-Mevaizi vel-İtibar Bizikril-Hıtati vel-Âsar" (H. 766-845 - M. 1364-1441).
(42) M. Bahit, "Elkelimetül-Hisan Fil-Hurufis-Seb'ati ve Cem'il-Kur'an, Kahire, Ö.R. Doğrul, Kur'an Nedir, 1927


Eserin yazarı: Osman Keskinoğlu Eser: Kuranı Kerim Bilgileri

  • Yeni Ekle
Yorumlar (1)