Kitaplar | Yazarlar | İlmihal | Sohbetler | Hutbeler

KENDİ HAREKET VE DURUMUNU KONTROL ETME

Kendi bâtınında bu dört pehlivan ve âmirin bulunduğunu öğrenmiş oluyorsun. O hâlde kendi hareket ve duruşlarını murakabe eyle (kontrol et). Ancak böylece, bu dünyada, bu dörtten hangisine uyduğun anlaşılır.

Muhakkak bilmelisin ki, her hareketinden kalbinde bir sıfat hâsıl oluyor. O sıfat da sana benzer. Seninle beraber öbür dünyaya gider. Bu sıfata ahlâk derler. Ahlâkın tamamı da dört pehlivandan meydana gelir.

Eğer şehvet hınzırına itaat edersen, sende çirkeflik, murdarlık, hayâsızlık, hırsızlık, yaltakçılık, münafıklık, harislik, çekememezlik, başkalarının elemine memnunluk ve bunun gibi sıfatlar hâsıl olur.

Eğer onu elinin altına alır, terbiye eder, aklın ve şeriatın murakabesinde bulundurursan, sende kanaat, kendini tutmak, sabır, haya, namus, zerafet, zühd, kısa emelli olmak ve tamahsızlık sıfatları zahir olur.

Gazab (öfke) köpeğine itaat edersen; sende kibir, pervasızlık, pislik, münâkaşa etmek, büyüklük taslamak, aldatmak, kavga aramak, gururlanmak, zulüm etmek, başkalarını küçük görmek, aşağı ve hor bilmek ve insanlara saldırmak gibi sıfatlar meydana gelir. Eğer bu köpeği terbiye edersen, sende sabır, soğukkanlılık, afv, sebat, yiğitlik, sessizlik, cesaret, acıma ve cömertlik sıfatları meydana gelir.

Vazifesi, bu hınzırı yerinden kımıldatmak, tahrik etmek ve bunlara cesaret vermek, aldatma ve kandırmayı öğretmek olan o şeytana itaat edersen, sende, hile, hıyanet, huzur bozma, kötü kalbli olma, aldatma ve başka suretlere girme sıfatları zuhur eder.

Eğer onu elinin altına alır, onun aldatmalarına ve sûret-i haktan görünmesine kanmazsan, akıl askerinden yardım ararsan, sende zekilik, marifet, ilim, hikmet, insanların arasını bulmak, efendilik ve başkanlık sıfatlan meydana gelir. Sana benzeyen bu güzel ahlâklar, devam eden sâlih amellerin ve saadet tohumun olurlar.

Kendisinden kötü ahlâkın meydana geldiği fiillere (işlere) günâh denir. İyi ahlâkın meydana geldiği fiillere de itaat denir. İnsanın hareketleri ve hareketsiz hâlleri bu iki şıkkın dışında değildir.

Kalb, parlak bir ayna gibidir. Fena ahlâk ise, aynanın parlaklığını gideren leke ve is gibidir. Onu karartır. Bu zulmet (karartı) sebebiyle Allahü Teâlâ'nın gösterdiği yolu göremez. Önüne perdeler, engeller çıkar.

Bu güzel ahlâk ise, kalbe ulaşan nur (ışık) gibidir. Onu mâsiyet (günâh) lekelerinden, karartılarından temizler, Bunun için Peygamber Efendimiz (aleyhisselâm) «Her günâhtan sonra, bir sevâb işle ki, onu yok etsin» (1), buyurdu. Kıyamette, parlak kalb de, kara kalb de bir meydanda toplanır. Ayet-i kerîmede, «O günde ki ne mal fâide eder, ne de oğullar. Meğer ki Allah'a (küfr ve nifakdan) tamamen salim bir kalb ile gelenler...» (2) buyuruldu.

İnsanın kalbi, yaratılışının başlangıcında, parlak ayna yapılan demir gibidir. Bütün âlem bu aynaya sığar. Dikkat edilirse temiz olur. Edilmezse, tamamen pas tutar. Artık ayna yapılacak hâli kalmaz. Bahusus Allahü Teâlâ buyurun «Hayır, hayır! Yaptıkları sebebiyle kalbleri paslan mistir» (3).

(l) T. Birr, 55; Dy..Rikâk, 74.
(2) 28 – Şuarâ: 88 - 89.
(3) Mutaffifin: 14.


Eserin yazarı: İmam Gazali Eser: Kimyâ-i Saâdet

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

Kimyâ-i Saâdet

MollaCami.Com