Kitaplar | Yazarlar | İlmihal | Sohbetler | Hutbeler

MEŞRU MÛDAFA

1313 Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Kim malını koruma uğrunda öldürülürse şehiddir. Kim Allah'ın dinine yardım ve onu muhafaza uğrunda öldürülürse şehiddir. Kim canını (nefsini) müdafaa uğrunda öldürülürse şehiddir ve kim ehlini koruma uğrunda öldürülürse şehiddir"(163) buyurduğu bilinmektedir. Hanefi fûkahası: "Cana, mala, dine, ırz ve namusa yapılan haksız tecavüzlere karşı, meşru müdafanın caiz olduğu hususunda" ittifak etmiştir.(164) Ancak meşru müdafaa için şu şartların bulunması esastır.



A) Haksız bir tecavüz bulunmalı ve bu tecavüzü başka yollarla (Ulû'lemr'e, Muhtesibe, Kadı'ya vs. şikâyetle) defetme imkânı bulunmamalıdır.

B) Meşru müdafaa, tecavüzün sınırını aşmamalıdır.

C) Meşru müdafaa anında, haksız tecavüz devam ediyor olmalıdır. Nitekim Resûl-i Ekrem (sav) kavga sırasında meydana gelen bir olayda "Diyet'e" hükmetmemiştir. Şöyle ki; kavga anında birisi, diğerinin elini ısırmıştır. Eli ısırılan şahıs; elini kurtarabilmek için kuvvetle çekerken, ısıranın iki ön dişi kırılmıştır. Resûl-i Ekrem (sav) bu olayda kısasa, hükmetmemiştir.(165) Zira meşru müdafaa sözkonusudur.



1314 Şurası muhakkaktır ki; insanın can emniyeti herşeyin üzerindedir. Nefse karşı haksız bir tecavüz sözkonusu olduğunda, meşru müdafaa vacip olur. Nitekim Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Müslümanlar üzerine kılıç çeken kimse, kendi kanını helal kılmış olur"(166) buyurduğu bilinmektedir. Dolayısıyla silah çekerek bir müslümanı öldürmek isteyen kimse, haksız tecavüz peşindedir. Müslümanın kendisine silah çekeni; başka bir yolla durdurma imkânına sahip değilse, öldürmesi vacip olur. Kendisine ne kısas, ne de diyet gerekmez.(167) Aynı şekilde; bir mü'min kadın silah zoruyla kaçırılır ve ırzına geçilmek istenirse, mütecavizi öldürebilir. Şer'an mes'ûl değildir.(168) Dikkat edilecek husus; haksız tecavüzün başka bir yolla giderilme imkânının olmamasıdır.


Eserin yazarı: Yusuf Kerimoğlu Eser: EMANET VE EHLİYET

  • Yeni Ekle
Yorumlar (0)

EMANET VE EHLİYET

MollaCami.Com