Kitaplar | Yazarlar | İlmihal | Sohbetler | Hutbeler

KEFÂLET'İN TARİFİ VE MÂHİYETİ

2015 Önce kelime üzerinde duralım. Kefâlet lûgatta; bir şeyi diğer bir şeye mutlak surette eklemek manasınadır.(98) Resûl-i Ekrem (sav)'in parmaklarını göstererek: "Yetime kefil olan ve ona bakan kişi, cennette bu parmağın bu parmağa yakın olduğu gibi bana yakın olacaktır" demesi, yani yetimi kendi ailesine bir ferd olarak ekleyen kişi, onun sorumluluğunu üstlenen kişi demektir.(99) İslâmi ıstılâhta. "Bir şeyin (Mal, nefis veya borç) mutâlebesi (taleb edilmesi) hakkında bir zimmeti, diğer bir zimmete eklemeye kefâlet denilir"(100) tarifi esas alınmıştır. Bir kimsenin şahsına kefil olmaya (Kefâlet-i binnefs), bir malın edasına kefil olmaya (Kefâlet-i bi'lmal) ve bir malın teslimine kefil olmaya (Kefâlet-i bi't-teslim) denilir. Alış-verişte tüccar genellikle müşteriden kefil ister. Burada da "Borca kefâlet" hadisesi gündeme girer. Bu bir anlamda kefil olan kimse açısından; başkasının mes'ûliyetini, gönül rızasıyla üzerine almaktır. Herhangi bir şeyi taleb eden kimse; taleb ettiği şeyin ortadan kalkmaması için, kefil isteyebilir. Bu bir anlamda; birbirini tanımayan kimselerin, kendilerini tanıyanlar vasıtasıyla alış-veriş etmelerini kolaylaştırır. Kefâlet'in rüknü: İcab ve kabûldür.(101) Yalnız kefilin icâbı (kabul ettiğini beyanı), kendisine kefil olunan kimse reddetmediği müddetçe, kefâlet için geçerlidir. Kefilin icâbı; örf ve adette teâhhüde delâlet eden sözlerle gerçekleşebilir.(102) Meselâ: "Ben kefilim", "Tamam, kefil oldum" veya "Borcunu ödemezse, benden talep edebilirsin, tazmin ederim" gibi!.. Kefâletin meşruiyyeti; icmâ ile sâbittir. Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Kefil, borcu yüklenen kimsedir"(103) Hadis-i Şerif; icmânın delilidir. İbn-i Münzir, "Bir kimse, bir şahsa, (onun emriyle birine karşı) herhangi bir mal için kefil olsa, kefil olan bu kimsenin o malı ödemesi gerekir ve kendisi de kefil olduğu şahsa rücû eder"(104) hükmünde, icmâ olduğunu kaydeder.



2016 Kefâlet'in sahih olabilmesi için; bazı şartların bulunması gerekir. Bu şartlar; "1) Kefil'de aranan şartlar, 2) Kendisine kefil olunan şahısta aranan şartlar, 3) Mekfûlün leh (Alacaklı olan) hususunda aranan şartlar, 4) Kefilin ödemeyi ve teslim etmeyi taahhüd ettiği şeyde bulunması gereken şartlar" şeklinde tasnif edilmiştir.(105) Şimdi bunları sırasıyla gündeme getirelim.



2017 KEFİL'DE ARANAN ŞARTLAR: Kefil; başkasına ait bir mes'ûliyeti üzerine alan kimsedir. Dolayısıyla şu şartların bulunması zaruridir. Birincisi: Akıllı olmalıdır. Çünkü kefâlet bir akid'dir. Delinin yapacağı akid, hak meydana getirmez. Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Üç kişi muâheze olunmaz!.. Uyanmadıkça uyuyan, bulûğa ermedikçe çocuk, akıllanmadığı süre içerisinde deli"(106) buyurduğu bilinmektedir. İkincisi: Bülûğa ermiş olmalıdır. Bir çocuk; bûlûğa ermeden önce kefil olsa, bu sahih değildir. Velev ki, bûluğa erdikten sonra "Ben ona kefil olmuştum" dese, hiçbirşey talep edilemez. Çünkü bu tavır; kefâletin geçersiz olduğuna da delâlet etmektedir. Üçüncüsü: Hürriyet'dir. Kefâlet akdinin sahih olabilmesi için; kefil olan kimsenin hür olması şarttır. Beden sıhhati hususunda ûlema; farklı görüşlere varmıştır. Hasta bir kimsenin kefâleti; malının ancak üçte birinden sahih olur.(107) Zira ölümü halinde; malının ancak üçte birini vasiyyet edebilir. Üçte ikisi vârislere ait bir haktır.



2018 KENDİSİNE KEFİL OLUNANDA (ASİL'DE) ARANAN ŞARTLAR: Kefâletin sahih olabilmesi için; kendisine kefil olunanda bazı şartların bulunması gerekir.

Birincisi: Kendisine kefil olunan kimsenin; teslim almaya muktedir olması gerekir. İflâs etmiş kimsenin veya ölünün borcuna kefil olunamaz. İmameyn'e göre müflisin borcuna kefil olmak sahihtir.

İkincisi: Kendisine kefil olunan kimse; malûm olmalıdır. Meselâ: "Senin insanlara sattığın her mala ben kefilim. Çünkü insanlar borçlarını öderler. Ödemezlerse ben tazmin ederim" denilse, bununla kefâlet sahih olmaz. Zira meçhul olması halinde; icab ve kabûlün tamamlanması mümkün değildir.(108)



2019 MEKFÛLÜ'N LEH'LE (ALACAKLI İLE) İLGİLİ ŞARTLAR: Kefâletin sahih olabilmesi için; alacaklı ile ilgili şartlar da vardır.



Birincisi: Alacaklının mâlûm olması şarttır. Meselâ: Bir topluluğa; "sizin sattığınız şeylere kefilim" denilse, alacaklı mâlûm olmadığı için kefâlet sahih olmaz.

İkincisi: Mekfûlün leh (Kefâlet taleb eden, alacaklı) akıllı olmalıdır.(109)



2020 MEKFÛLÜ'N BİH'LE (KEFİLİN TAAHHÜD ETTİĞİ ŞEY'LE) İLGİLİ ŞARTLAR: Kefâletin sahih olması için; kefilin ödenmesini veya teslim edilmesini taahhüd ettiği (Mekfûlü'n bih'de) hususta, bazı şartların bulunması gerekir.



Birincisi: Kefilin ödenmesini veya teslim edilmesini taahhüd ettiği hususta; kendisine kefil olunan kimsenin (Asil'in) icbar edilebilmesi şartı aranır. Meselâ; emânet'e kefil olmak mümkün değildir. Rehineler, ödünçler ve icâreler de böyledir. Ancak Emânet bırakılan şeyin temkini, rehin bırakılan şeyin sahibine iadesi ve icârın müstecire tahrip edilmeden verilmesi gibi hususlarda kefil olmak câizdir. Çünkü bu hususlarda; Asil'i (Kendisine kefil olunan kimseyi) icbar etmek mümkündür. Ancak kocanın elinde bulunan mehre; kefil olunamaz. Çünkü kocayı (Mehri ödemesi hususunda) icbar edebilme gücünün bulunması gerekir. Yine "Şâhidi, hâkimin huzuruna getirmek için kefil olmak câiz değildir". Çünkü icbar etme gücü yoktur.

İkincisi: Mekfûlü'n bih'i; kefilden almaya güç yetirmek de şarttır. Kısas'ta ve had'lerde kefil olmak bâtıldır. Yeri bilinmeyen bir şahsa; kefil olmak da, böyledir. Çünkü kefilden almaya güç yetirilemez.

Üçüncüsü: Borcun sahih olmasıdır. Kumar borcuna kefil olmak sahih değildir.(110)



2021 Şurası unutulmamalıdır ki kefil; kesinlikle (Kefil olduğu mal, borç, nefis vs..) mes'ûldür.(111) Dolayısıyla kefil olma hususunda ihtiyatlı davranmak ve mes'ûliyetini iyi bilmek gerekir. İbn-i Abidin "Dürri'l Muhtar'da" yer alan: "Ancak kefil olunmaması daha ihtiyatlı bir davranış olduğuna da yer verilir. Çünkü Tevrat'ta şöyle bir ifâdeye rastlandığı da ilâve edilir: "Kefil olmanın başlangıcı kınamayı, ortası pişmanlığı, sonu da borçlu olup sorumluluğu gerektirir" hükmünü izah ederken şunları zikreder: "Bu da; kefil olma ile karşı tarafa yapmış olduğu iyiliğe karşı nedâmet duyması söz konusu olduğu zaman böyledir. Ama nedâmet duymayacak olur, insanlara yardımın gerekli olduğuna inandığı takdirde kefil olma durumu iyi bir davranıştır. Veya ihtiyatlı bir davranıştır... Müslüman kardeşine; yardım elini uzatması sevâbı gerektiren bir husustur. Bunun için Fetih'te şu ibârelere yer verilir: Kefâletin ihtivâ ettiği çok güzel taraflar mevcuttur. Bunlardan birisi "malının zayi olacağı, alamayacağı korkusunda bulunan alacaklı kişinin bu düşüncesini ondan atma, ödeyemediği takdirde şahsına bir zarar geleceği korkusu taşıyan borçlunun bu korkusunu izâle etme gibi hususları ihtivâ etmesi bakımından" faydaları ihtivâ ettiği muhakkaktır. Bu da her ikisi için nimettir. Buna göre kefâlet; alicenaplığın gereği bir husus olarak karşımıza çıkmış bulunmaktadır. "Tevrat'ta şöyle yazılır ilh!." Mültekatta gördüğüm bir ifâdeye göre, "Rumeli illerinde bir kapı üzerinde bu şekilde yazı olduğunu gördüm" diye bahsedilir. Buna göre; buradaki ifâde üzerine ikinci bir sûret eklenir ve "İnanmayan kişi denesin ve bu denemesiyle kefil olmanın felâket mi, selâmet mi olduğunu açıkça görsün" denmektedir.(112)



2022 VA'DELİ BORÇ'A KEFÂLET: Günümüzde genellikle; va'deli satışlar revaçtadır. Malûm olduğu üzere; peşin satışı ile va'deli satış arasında, korkunç fiat farklılaşması ortaya çıkmıştır. İtimad senedi hükmünde olan paranın; enflasyon karşısında hızla değer kaybetmesi ve fâiz oranı; bu korkunç fiat farkını gündeme getirmiştir. İşin ilginç tarafı; helâl ve haram hususunda titizlik göstermesi gereken, hatta şüphelilere yaklaşmaması icâbeden kimseler dâhi; câhiliye devrine âit özellikler taşıyan (Tefecilik, fâizcilik vs.) ekonominin bu durumunu gizleme gayretindedirler. Va'de sebebiyle meydana gelen normal fiat farklılaşması hususunda; fûkaha ihtilâf ederken, bunlar faiz sonucu meydana gelen farklılaşmaya (müçtehid imamların içtihadlarını da, te'vil ederek) fetvâ vermeye cüret etmektedir. Bu konu üzerinde daha önce kısaca durmuştuk!...(113) Şimdi vâdeli borca kefâlet üzerinde duralım. Feteva-ı Hindiyye'de: "Bir kimse; kendisine va'deli borcu bulunan şahıstan, kefil taleb ettiği zaman, bu vâde, kefil için de geçerli olur."(114) hükmü kayıtlıdır. İbn-i Münzir: "Ölen kimsenin insanlardaki va'deli alacakları, onun ölümüyle müecceliyet (Acele ödenme mecburiyeti) kazanmaz. Aksine va'desi gelinceye kadar beklenir"(115) hükmünde, icmâ olduğunu kaydetmektedir. Dolayısıyla va'deli borca kefil olan kimse; vade sonunda (Ödenmediği takdirde) mes'ul olur. Ödendiği takdirde; kefâlet'ten (Kefil olma mes'uliyetinden) beraat eder.


Eserin yazarı: Yusuf Kerimoğlu Eser: EMANET VE EHLİYET

  • Yeni Ekle
Yorumlar (1)